Stephine Hessel, 1917’de Almanya’da doğmuş. II. Dünya Savaşında Naziler tarafından iki kez idama mahkûm edilmiş, her ikisinde de toplama kampından kaçarak kurtulmuş. Daha sonra Fransız yurttaşlığına geçen Hessel, 1948’de dünya yeniden aynı savaş vahşetini yaşamasın diye İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini yazan ekibin içinde yer almıştır.Hessel’in üzerinde çok konuşulan, küçük oylumlu ama etkisi çok yüksek kitabı “Öfkelenin” 2010’da Cumhuriyet Kitaplarından çıktı. “Kayıtsız Kalmayın, Mücadeleye Katılın” son yapıtıdır.
Hessel “Mücadeleye Katılın” adlı yapıttaki söyleşisinde; “Kâr sağlamanın ve paranın diktasını reddetmek, aşırı yoksulluğa ve meydan okuyan küstah zenginliğe karşı öfkelenmek, iktisadi feodaliteleri (Derebeylik) reddetmek, gerçekten bağımsız bir basın ihtiyacını ifade etmek, bütün biçimiyle sosyal güvenliği sağlamak… Dün savunduğumuz ve kazanılmış olan bu değerlerin tümü bugün birtakım sıkıntılarla, hatta tehlikelerle karşı karşıyadır. Ben öncelikle gençlerin buna öfkelenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ve de direnmeleri gerektiğini. Direnmek, teslim olmayı reddetmek anlamına gelir.” diyor.
20. yüzyılın neredeyse tamamını yaşayan Hessel, yaşamının son yıllarında insanlığa; önemli kazanımlarının tehdit altında olduğunu, kayıtsız kalınırsa, birer birer yok edileceğini anımsatarak, tarihi uyarılar yapmıştır.
Bu uyarıların ülkemiz için de geçerli olduğunu anımsatmalıyız. Ülkemiz 1980’den beri Hessel’in sözünü ettiği emperyalist, kapitalist ve gerici saldırının hedefindedir. Küreselleşme adıyla sosyal devleti elimizden söküp alan bu kirli rüzgâr, daha etkin mücadele edilmezse, avucumuzda son olarak neyimiz var neyimiz yoksa hepsini alacak ve bizi çırılçıplak ortada bırakacaktır.
Son on yılda TBMM’den çıkan; Sosyal Güvenlik, Yabancılara Toprak Satışı, Tohumculuk, Yeni Petrol Yasası, Yargı Reformu, 4+4+4 ve özelleştirme için çıkarılan yasalar dikkatle incelenirse, elimizden nelerin alındığı daha iyi anlaşılacaktır. Bu yasalarla, Cumhuriyet döneminde, dişimizle tırnağımızla yarattığımız bütün değerler bir bir yitirilmiş, kamu malları haraç – mezat özelleştirilmiş, halkın büyük çoğunluğu yoksullaştırılmış, büyük bedeller ödenerek kurulan laik, demokratik ve sosyal hukuk devletimiz yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmıştır.
Bu ağır süreçten kurtulmanın biricik yolu, Hessel’in de dediği gibi; “kayıtsız kalmamak ve mücadeleye katılmaktır.” Bu mücadelede; birtakım farklılıkları bir yana bırakıp, ana değerlerimiz üzerinden, demokrasi içerisinde, ortak bir cephe oluşturabilmek önemlidir…
“Gezi Direniş”’inde, 19 Mayıs’ta, 29 Ekim’de, 10 Kasım’da ellerinde Mustafa Kemal fotoğrafları ve Türk bayraklarıyla sokakları dolduran, kararlılıkla Cumhuriyeti koruyacaklarını haykıran milyonlar, bu mücadelenin en önemli güvencesidir.
Bundan sonra yapılacak iş; toplumun bütün kesimlerinin mücadeleye katılmasının sağlanmasıdır. Bugüne kadar “kayıtsız kalmak, mücadeleye katılmamak” elimizden birçok değeri (ç)almıştır.
Yarın, daha geç olmadan, demokratik mücadelenin içinde yer almak, artık zorunluluk haline gelmiştir…
Yanıt bırak